7 Şubat 2024 Çarşamba

İstanbul İstanbul Olalı Hiç Görmedi Böyle Keder

 Bu yazıda İstanbul'daki seçimlerde Ekrem İmamoğlu karşısında Akşener, Erdoğan ve DEM Parti'nin planlarına değineceğim.

İlk olarak Meral Akşener'den başlamak istiyorum. Millet İttifakı'nın oluşumunda ben de dahil olmak üzere bazıları Meral Akşener'in işleri muhalefet adına bir şekilde bozabilme ihtimali üzerinde duruyordu. Öyle de oldu. Tabii ki seçim yalnızca Meral Akşener'in masayı devirmesiyle kaybedilmedi fakat tartışmasız da bu da bir etkendi. 

Akşener masayı dağıttı, bir maceraya atıldı ve İmamoğlu ile Yavaş'a da kendilerinden taraf olma çağrısında bulundu. Onlardan birisini aday gösterecekti. İmamoğlu ve Yavaş cephesi ise haklı olarak seçime çok kısa süre kaldığından dolayı bu davete iştirak etmediler ve genel başkanları Kılıçdaroğlu'nun arkasında durdular, başta İmamoğlu olmak üzere çok da çalıştılar. Ben ve benim gibi düşünenler ise Akşener'in bu hamlesini beklenen bir hizipçilik olarak algıladık. Fakat bu çağrı galiba tek boyutlu bir hamle değil, şimdilik iki boyutlu görünüyor, zamanla da diğer boyutları açığa çıkabilir.

Peki ikinci boyutu neydi, seçim zaten kaybedildi daha ne olabilir ki? Bu süreçte İmamoğlu ve Yavaş tepkilerin hedefi oldu. Bazı vatandaşlar kendilerini korkaklık ile itham ediyordu oysaki o dönem çağrılara kulak verselerdi CHP ve diğer küçük partiler bir yanda, İmamoğlu ile Yavaş'ın da katılımlarıyla İyi Parti ve Zafer Partisi bir yanda, Recep Bey ve şürekası birlik içinde bir yanda olacak ve seçim ikinci tura kalsa bile Erdoğan'ın karşısında kim olursa olsun muhalefet kendi içinde darmadağın olduğu için katılım bir hayli az olacaktı.

Meselenin ikinci boyutu kazansın ya da kaybetsin Kılıçdaroğlu sonrası dönem için CHP'nin genel başkanlığına ya da cumhurbaşkanlığı adaylığına gelecek olan Ekrem İmamoğlu'ydu. İmamoğlu İstanbul seçimini, Binali Yıldırım'dan ziyade Recep Bey'e karşı kazanmıştı üstelik iki kere. Genç, dinamik, halkla ilişkileri iyi, hitabeti güçlü ve siyasi karizması olan bir isim olduğu için muhalefet adına kurtuluşun en büyük umudu çok açık bir şekilde İmamoğlu'dur.

Akşener; zamanında yanılmıyorsam oğlum yakıştırmasını yapıp en zor zamanlarında birlikte olduğu, CHP il başkanı Kaftancıoğlu'ndan ziyade daha çok İyi Parti il başkanı Kavuncu ile temasta olan, İyi Parti tabanının da sevdiği Ekrem İmamoğlu'nu bunca şeyin üzerine nasıl desteklemeyip 31 Mart seçimlerini kaybetmesine sebep olabilecekti, çok zor bir senaryo değil mi?

O zaman masayı devirme macerasını tekrar hatırlayalım. İmamoğlu, Akşener'in çağrısına iştirak etmemişti ve bazı kesimlerce haksız yere korkak olarak anılmıştı o günden sonra da Akşener ile İmamoğlu arasında bir soğukluk başladı. Akşener o gün masayı devirerek bir taşta şimdilik iki kuş vurmuş gibi duruyor hem Tayyip ağabeyine seçimi kazandırdı hem de belediye seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'nu desteklememenin zeminini hazırladı. 




Hatay Mahsun Kaldı Aman Ekrem Kalmasın

Atatürk'ün şahsi meselesi Hatay ise Recep Bey'in şahsi meselesi de İstanbul'dur, en büyük korkusu da İmamoğlu'dur. 

10 ilimizin etkilendiği depremin yıl dönümünde Recep Bey, Hatay mahsun kaldı dedi. Gerekli ve yeterli yardımların gidemediğinin itirafı gibiydi. Peki bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü durduk yere neden bundan bahsetmiş olabilir, bu söz gerçekten Hatay için söylenmiş bir söz mü?

Beklenen büyük İstanbul depremi herkesin malumu, öyle bir paranoya haline geldi ki insanlar artık kariyer planlamasından sırf bu sebeple İstanbul'u çıkarmaya başladı. Hal böyleyken Recep Bey acaba 20 milyona yakın İstanbulluya 'Deprem kapıda, Hatay'ın hali ortada seçiminizi doğru yapın.' mesajıyla aba altından sopa mı gösteriyor, gözdağı mı veriyor diye düşünmemek elde değil. Siyaset bu her şey olabilir, umarım öyle değildir.




Kocam Çıksın Mapustan, Türkiye Çıkamasın Kabustan.

Öncesinde DEM Parti'nin İstanbul'da aday çıkaracağı konuşuldu, ardından adayın Başak Demirtaş olacağı söylentileri çıktı. DEM Parti'nin kazanamayacağı garanti olan bu seçimde aday çıkartmasının İmamoğlu'nun kaybetmesi için bir adım olduğunu düşünenler oldu. Önce PKK Murat Kurum'u tehdit etti, ardından Başak Demirtaş adaylıktan çekildiğini açıkladı. PKK ile bağlantılı mı, bağlantılıysa ne kadar bağlantılı diye herkesin konuştuğu DEM Parti'nin PKK'nın bu tehdidinden sonra Başak Demirtaş'ın adaylıktan çekilmesi gerçekten düşündürücü. Her seçim dönemi Kandil'den gelen bu açıklamalar da düşündürücü. DEM Parti ile PKK'nın ilişkisi ve bu ilişkiden nemalananlar da düşündürücü. Diyelim ki İmamoğlu ile Recep Bey TV'de karşı karşıya gelse ve İmamoğlu'nun DEM Parti oyları kaygısı olmasa ve bu ilişki sarmalının hep Recep Bey'e yarayan simbiyotik bir ilişki türü olduğunu söylese Recep Bey ne diyecek gerçekten en merak ettiğim meselelerden biri.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SAHİPLİK SÖZLEŞMESİ: Kadın Erkek ilişkilerinin Toplum Düzeni İnşası

      Açıkçası bu yazıyı yazarken gerek sosyolojiyi gerek kültürel antropolojiyi gerekse de diğer önemli disiplinleri yeteri kadar bilmediği...