Erdoğan'ın karşısında aday olacak kişi kim olmalı, altılı masanın adayı kim olmalı konularına cevap arayan sayısız kamuoyu yoklaması ve anket yapıldı.
Tüm anketlerin ortalaması alındığında Recep Bey'in karşısında; Mansur Yavaş yüzde elli yedi, Ekrem İmamoğlu yüzde elli beş, Meral Akşener yüzde elli iki, Kemal Kılıçdaroğlu yüzde elli civarı oy alıyordu. Elbette ki seçim dönemine girildiğinde kampanyalar, propagandalar, miting performansları vb. konuların dahilinde bu oy oranları değişecekti.
Bana kalırsa kazanma ihtimali en yüksek olan kişi hakkında dört sene boyunca kara propaganda yapıldığı halde yüzde elli beşlik kesimi arkasına alan İmamoğlu'ydu. Mansur Yavaş henüz karalanmamıştı, aday olduğu andan itibaren AKP tarafından hakkında hummalı bir çalışma başlatılacaktı.
Her ne olursa olsun, en az oyu alacağı öngörülen Kılıçdaroğlu aday oldu. Hem de 13 senenin vermiş olduğu yıpranmaya bağlı heyecan yaratamayacak bir figür olmasına, hakkında yıllardır itibar suikasti yapılmasına, bir Türkiye gerçeği olarak mezhebine ve her ne kadar birçoğunu hiç kimsenin kazanamayacak olmasına karşın kötü seçim karnesine rağmen.
Bunları düşününce insanın aklına ister istemez 'muhalefet acaba seçimi kazanmak istemedi mi' sorusu geliyor. Bunun makul nedenleri olabileceği gibi hainliğe varacak kadar korkunç sebepleri de olabilir. Muhtemel sebepleri yazalım.
1- CHP Enkaz Devralmak İstemedi için Zaten Kaybedeceğini Bilen Kılıçdaroğlu Aday Oldu: İnsanların aklına çoğunluğu safsata da olsa CHP denince iyi şeyler gelmiyor. Karneyle ekmek alınan dönemler, tüp kuyrukları, türban yasağı, devalüasyon...
21 yıllık AKP hükümetinin ekonomi bilimine aykırı politikalarla yıldan yıla ülkeyi nasıl bir ekonomik krize sürüklediği ortada, üstelik kriz şu an hala zirvesini yaşamadı. CHP gelseydi, seçimin son altı ayı önceki yazılarımda da bahsettiğim üzere ekonomik manipülasyonla ekonomiyi düzeltmiş imajı veren AKP'nin ardından tıpkı şu an AKP'nin yaptığı gibi zam üstüne zam yapacaklardı. Bu da insanlarda 'CHP demek sefalet demek' algısını güçlendirecekti. Belki bu seçim kazanılacaktı fakat bir dahaki seçimden itibaren CHP yine uzun yıllar iktidara gelemeyecekti.
Eğer bu senaryo gerçekse Kılıçdaroğlu CHP'nin bekası için iyi kendisi için kötü bir şey yaptı, bunu yapmak ciddi bir diğergamlık ve davası uğruna kendinden bile vazgeçebilmeyi ister.
Son günlerde oluşan Kılıçdaroğlu nefretinin iyice perinlenmesine rağmen kendisinin pişkince istifa etmemesini anlamak güç. Belki kritik bir zamanda iyice basiretsiz bir figüre dönüşen kendisinin yerine gelecek olan muhtemeldir ki İmamoğlu'nun daha da kahramanlaşması ve kurtarıcı bir figür haline gelerek kitleleri arkasından sürüklemesinin zeminini hazırlıyordur.
2- Enkazı Diğer Adayların Değil Kendisinin Devralmasını İstedi:
Mansur Yavaş kazanma ihtimali en yüksek görülen ve insanların en çok istediği kişi olmasına rağmen istekli bir tavır hiç takınmadı. İmamoğlu'nun erkenden cumhurbaşkanı olması yerine onun tıpkı Recep Bey gibi aktif siyasette muhtemelen genel başkan olarak görev yapması düşünülüyor olabilir, zaten kaybettiği takdirde de siyasi karizması erkenden çizilebilirdi.
Tüm bu ihtimallerin dahilinde yönetimi devralıp memleketi kurtarmak fakat devralındığı takdirde cumhurbaşkanı olacak kişinin çok riskli bir ateşten gömleği giyeceğini bilen CHP yönetimi zaten siyaseten yıpranmış bir kişinin bu gömleği giymesini ve bu süreçten CHP'nin değil o kişinin zararlı çıkmasını istemiş olabilir. Bu kişi için en uygun isim Kılıçdaroğlu. Kazandığı takdirde belki iyi yönetip ülkeyi düzlüğe çıkaracak, belki de ülkenin serbest düşüşünde zaten elinden bir şey gelemeyeceği için zaten toplum tarafından pek sevilmeyen kendisinin üstü çizilecekti, CHP'nin evlatlarının değil. Kazanamadığı takdirde de yine ilk senaryo gerçekleşecekti.
3- Kılıçdaroğlu, Yanındakiler Tarafından CB Olabileceğine İnandırıldı:
Bu gerçekten zor bir ihtimal fakat parti içinde gerek rant uğruna gerekse ajanlık faaliyetleri neticesinde şakşakçı kesimler mevcut. Kılıçdaroğlu'nu buna inandırmış olabilirler. Neden zor bir ihtimal çünkü Kılıçdaroğlu illaki toplumsal tepkiyi biliyordur.
4- Kılıçdaroğlu Egolarına Yenik Düştü: Yıllardır Recep Bey tarafından siyaseten zorbalığa, aşağılanmaya ve algı operasyonlarına maruz kalan Kılıçdaroğlu, kaybettiği seçimlerin verdiği hırsla Recep Bey'in en güçsüz döneminde her şeye rağmen kazanacağına inandı ve 'Seçim öyle kazanılmaz böyle kazanılır' demek istedi. Bu da zor bir ihtimal olmakla birlikte eğer gerçekse 75 yaşındaki adamın kişisel hırsları uğruna memleketin kaderi değişti demektir. İşte o zaman vah memleketin haline.
5- Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın Adamı: Kılıçdaroğlu'nun her seçimi kaybettiğinde, her yeni gaf yaptığında söylenegelen bu sansasyonel iddia bu seçimin kaybedilmesiyle daha geniş kitlelerce daha gür sesle söylenir oldu.
6- Kılıçdaroğlu ile Erdoğan Aynı Yerin Adamı: Recep Bey'in 'Ben BOP eşbaşkanıyım' demesinin üzerine birçok kişi buna haklı bir şekilde dayanarak kendisinin ABD'nin adamı olduğunu iddia ediyordu. Recep Bey gibi Kılıçdaroğlu da ABD'nin adamı olabilir, ülkemizde demokrasi değil siyasi bir tiyatro izliyor olabiliriz.
7- CHP'nin Arkasındaki Güçlerle AKP'nin Arkasındaki Güçler Anlaştı: Nasıl Recep Bey'in arkasında ABD olduğu iddia ediliyorsa CHP'nin arkasında da Almanya'nın olduğu konuşuluyor.
Artık yıpranan ve seçimin favorisi olmayan Recep Bey'in kaybedecek gibiydi, dolayısıyla ABD kaybedecekti. ABD ile Almanya anlaşıp belli konularda karşılıklı tavizler vererek Recep Bey'in kazanabilmesi adına en güçsüz isim olan Kılıçdaroğlu'nun aday olmasına karar verdiler.
Siyasi duruşum ve vatan sevgimden dolayı ilk iki senaryonun gerçek olmasını diliyor ve düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder