20 Ağustos 2023 Pazar

'Rende Binası'nın Yaptığı Algı Operasyonları

 AKP'nin en başarılı olduğu iki konu teşkilatlanma ve algı operasyonu. Zaten Türkiye Cumhuriyeti'nin en uzun iktidarı olmasının en büyük sebeplerinden ikisi de bu iki husus.

Kendilerini muhalif olarak tanımlayanların bazıları TC İletişim Başkanlığı binasına rende binası derken AKP'nin algı operasyonlarının çıkış kaynağını yine burası olarak görüyorlar. Gücünü örgütlenmeden alan ve kamuoyunun zihnine nakış gibi işlenen algı operasyonları gerçekten buradan mı yapılıyor bilemem fakat örgütlü, organize, psikoloji ve sosyoloji konusunda uzman olanlar tarafından yayılan algı operasyonu çalışmaları olduğuna yüzde doksan dokuz oranında eminim. Bunu destekler nitelikte Ekşi Sözlük ve Twitter başta olmak üzere bilumum sosyal medya mecralarında aynı anda benzer şeyleri aynı IP adresinden giren trol olarak tanımlanan hesaplar da tüm bu olanların kanıtı gibi duruyor. Tüm bu iddiaların doğru olduğunu varsayarak bu konunun üzerine eğilmek istiyorum.

Son zamanlarda dillere pelesenk olan ve iktidarın en çok eleştirildiği liyakat konusunun en doğru örneğini ise rende binasında bulabiliriz çünkü oldukça başarılılar.

Hükümetlerin oluşturduğu kabineler gibi rende binasında kabine yapısına çok benzeyen, belli uzmanlıklar gerektiren müdürlüklerin olduğu bir hiyerarşik düzenle işlediğine neredeyse eminim. Muhtemelen kara propaganda ve ak propaganda olmak üzere ikiye ayrılan bu yapılanmanın kara propaganda ayağı muhalefeti çaptan düşürmeye gayret ederken Ak propaganda departmanı ise adından anlaşılacağı üzerine AKP propagandası ile mükellef.

 Nedir bu bakanlıkvari müdürlükler? Mansur Yavaş departmanı, Kılıçdaroğlu departmanı, İmamoğlu departmanı, CHP departmanı, Meral Akşener departmanı, Ali Babacan departmanı diye uzar gider.

Muhtemelen her departmanın başında bir müdür var ve sadece departmanının alanıyla ilgileniyor, diğer isimler üzerine çalışmıyor. Bu müdür devlet yönetiminde pek rastlamadığımız üzere oldukça eğitimli bir profil. Sosyoloji ve psikoloji alanında oldukça mahir olmalı ki halkın neye nasıl tepki vereceğini bilerek ona göre hareket edebilsin. Müdürün altında kendisine günlük haberleri getiren elemanları var. Haberler üzere alınan karar ise trollere haber verilip organize bir şekilde çalışmalar başlıyor, tasarladıkları şeyi gündeme getiriyorlar.

Sanmayın ki muhalefetin her unsuru her an kötüleniyor. Bu müdürler Fahrettin Altun ile bir araya gelip AKP'nin geleceği adına konuşurlarken hangi muhalif ismin daha çok üstüne gidileceğini, hangi muhalif ismin parlatılacağına karar veriyorlar. Bu kararlar şartlara göre yüz seksen derece değişebiliyor.

Hemen bir örnekle açıklayayım. 31 Mart 2019 seçimleri CHP için Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu olmak üzere iki süper star yaratmıştı. İlk zamanlar İstanbul'un alınmasının CHP'deki sevinci ve AKP'deki üzüntüsüyle İmamoğlu en çok konuşulan siyasetçi olmuştu. İmamoğlu sadece İstanbul'u yıllar sonra kazanılmasını sağlayan bir figürden çok daha ötede; ikna kabiliyeti, hazırcevaplılığı, dinamizmi ve karizmasıyla yükselen yeni bir yıldızdı. Recep Bey bizzat İstanbul'da Binali Yıldırım'a değil bana oy vereceksiniz çağrılarında bulunmasına rağmen İmamoğlu'na ikincisi sekiz yüz bin farkla olmak üzere iki kere yenildi. İmamoğlu'nun bu yükselişinin ama cumhurbaşkanı adayı olarak ama genel başkan olarak CHP'ye de yansıyacağını düşünen AKP yönetimi son dört yıldır en büyük enerjisini İmamoğlu'nu karalamaya harcadı. İşin garibi Mansur Yavaş, adaylığı seçime az bir süre kalana kadar ciddi ciddi dillendirilmemişken eleştirilerden bırakın İmamoğlu kadar nasibini almayı, övgüler alıyordu. İki belediye başkanının çalışmaları neredeyse aynıydı hatta İmamoğlu daha başarılı bile olabilir. Galiba Recep Bey seçim için karşısında İmamoğlu'nu görmek istemiyordu, bunu zaten İmamoğlu'nun skandal siyasi davası da kanıtlıyor. Mansur Yavaş'ın daha pasif duruşunun yanında Kürt seçmenin de kendisine oy vermeyeceğini düşündükleri için bu politikayı izlemiş olmaları kuvvetle muhtemel. Seçim geçti, Recep bey galip geldi ve Kılıçdaroğlu'nun suyu ısınmaya başladı. Halk Kılıçdaroğlu'nun koltuğunda İmamoğlu'nu görmek isterken bir anda sosyal medyada İmamoğlu övülmeye başlandı fakat bu övgülerin insanı şüpheye düşüren tarafı İmamoğlu'nun genel başkan olması yönünde bir istek olacağı yere İmamoğlu'na parti kurması yönünde çağrılardı. CHP'nin kemikleşmiş kitlesinden oy koparmanın zor olması bir yana bu aynı zamanda muhalefetin kendi içinde bölünmesi ve AKP'nin işinin çok kolay olması anlamına geliyordu. Muharrem İnce kendi partisini açtı da ne oldu sanki?

Seçim dönemi Aktrol olarak bilinen hesapların sosyal medyadaki cumhurbaşkanı adayı kim olmalı benzeri kamuoyu yoklamalarında Kılıçdaroğlu lehinde şakşakçılıp yapmaları, hatta anketlerde Kılıçdaroğu'nun lehinde bot hesaplarla manipülasyon yapıldığı da ortaya çıkarıldı.

Tüm bu sebeplerden dolayı Türk vatandaşı medya okuryazarlığının bilincinde olmalı.

İşbu yazıda gerçeklik değil kuvvetli verilerin bizi ittiği ihtimallerin üzerinde durularak bir fikir jimnastiği yapılmıştır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SAHİPLİK SÖZLEŞMESİ: Kadın Erkek ilişkilerinin Toplum Düzeni İnşası

      Açıkçası bu yazıyı yazarken gerek sosyolojiyi gerek kültürel antropolojiyi gerekse de diğer önemli disiplinleri yeteri kadar bilmediği...