Türk ekonomisinin aşağı yukarı 2018 yılından itibaren önceki yazılarımda değindiğim sebeplerden ötürü serbest düşüşte olduğu apaçık bir gerçek.
Hukuk, eğitim, sosyal adalet, ifade özgürlüğü ve özellikle de mülteci meselesinden dolayı halkın desteğini almakta oldukça zorlanan AKP'nin bir diğer sorunu da ekonomiydi. Ekonomi ve mülteci meselesinden dolayı tepkili olan AKP seçmeninin ekonomi için elbet bir gün düzelir, zor zamanlardan geçiyoruz gibi düşünceleri olsa da iktidarca ensar, müslüman kardeşlerimiz olarak nitelendiren mülteciler hakkında daha tepkili bir duruşları vardı.
Karnesinin bu kadar kabarık olduğunu bilen Recep Bey'in bildiği bir şey daha vardı, ülkenin en büyük sorunu ve seçmenle arasını açan en büyük sebep mülteci meselesiydi. Bu sorun seçimin kaybedilmesinin baş sebebi olabilirdi. Mültecilerin ise AB ile yapılan anlaşmalar neticesinde, en azından kendi iktidarı döneminde, gönderilemeyeceğinin farkındaydı. Yapması gereken ise memleketin en büyük sorununun mülteci meselesi olduğunu unutturmaktı. Bu öyle kolay yapılacak bir hadise olmadığından dolayı mülteci meselesinin gölgede kalması için daha büyük bir sorun gerekiyordu. O da ekonomiydi.
Halihazırda belli bir ivme ile kötüye giden iktidarın canını sıkan, vatandaşın canını yakan mevcut ekonomik durumun o an kimsenin anlam veremediği seviyede beceriksizlik örneği ile altını iyice oyuyorlardı. Ekonomiden sorumlu bakanlar, merkez bankası başkanları piyasaların son derece azalmış güvenini daha da kıracak şekilde sürekli değişiyor, dünyada yeni bir teoriye imza atılarak faiz sebep enflasyon sonuç deniyor, Kur Korumalı Mevduat sistemine geçiliyordu.
Tüm bu olanlar beceriksizlik değil bilinçli yapılan işlerdi. Maksat ekonominin kötüleşmesine sebep olarak vatandaşın tüm ilgisini oraya çekerek başta mülteci meselesi olmak üzere birçok sınıfta kaldıkları meselelerin unutulmasını istiyorlardı.
Gerçekten öyle de oldu. Türk milleti 2022 yılını ekonomi konuşarak geçirdi. AKP seçmeni bile neredeyse CHP seçmeni kadar isyankar bir tavırla ekonomiyi eleştiriyordu. TV programlarında sistem eleştirisi için ekonomiyi yeren parodiler sahneleniyor, sosyal medyanın mizah sayfaları ekonomiyi hedef alan paylaşımlar yapıyor, sokak röportajlarında ise vatandaşın ekonomiden ne kadar bunaldığı her gün karşımıza çıkıyordu. Artık Türkiye'nin bırakın en büyük sorununu, tek sorunu ekonomi olmuştu. Recep Bey'in istediği de buydu.
2022'nin sonlarına geldiğimizde Recep Bey '3 harfli marketler'i hedef alıyor, enflasyonun sebebini onlara bağlıyordu. Aklı başında hiç kimse buna inanmıyor, ancak kendi fanatik destekçileri buna inanıyordu. Fakat Recep Bey 3 harfli marketlere amiyane tabirle ayar verdikten sonra marketlerden biri 1000 üründe fiyat sabitlemeye, diğer ikisi de indirimlere veyahut en azından zamların ivmesinde büyük bir düşüşe gitmişti. Recep Bey'in 3 harfli marketlere ayar vermesi işe yaramışa benziyordu, dolayısıyla enflasyonun Recep Bey'in yönetiminden değil marketlerin fırsatçılığından kaynaklanıyor tezi de doğrulanıyordu, tüm bunları yaparken sağ seçmenin sevdiği karizmatik lider görevini de marketlere ayar verip halkı kurtararak başarılı bir şekilde yerine getirmişti.
Çok yüksek bir ihtimalle İktidar ile büyük market zincirleri anlaşmıştı. Anlaştıkları konu ise belli bir dönem boyunca, ki bir seneyi aşan bir süreç, marketler enflasyonun da üzerinde zamlar yapacak, bu süre boyunca kazandıklarını fazlasıyla kazanacaklardı. Daha sonra ekonomiden bunalan, zamlardan bıkan halkın sesi olarak Recep Bey marketlerle danışıklı dövüşe girip ayar verecek, marketler de indirimlere gidip zaten bir sene boyunca kazandıkları ile fazla zorlanmayacaklardı. Halk da seçimin son altı ayını 2022 yılına göre oldukça rahat geçirecekti.
2023 yılına geldiğimizde ise ekonomi eskisi kadar can sıkmıyor, fiyatlar el yakmıyordu. Bir seneden fazlasını sadece ekonomi konuşarak geçiren Türk halkı mülteci meselesini nispeten unutmuş ve Recep Bey'in yaptığı bu ekonomik manipülasyonun tuzağına düşerek reislerinin ekonomiyi rayına oturttuğunu düşünerek kendisine bir şans daha vermişti.
Ezcümle, akıldışı olarak görülen ve anlam verilemeyen politikalarla ekonomi bilinçli kötüleştirildiği için Türk halkı ekonomiye fazla odaklanarak başta mülteci meselesi olmak üzere diğer sorunları unuttu. İktidarın kendi eliyle kötüleştirdiği ekonomiyi yine iktidar düzeltti. Kolaydı çünkü kendi elinde olan sebeplerden kötüye giden ekonomiyi yine kendileri düzeltebilirlerdi. Aslında düzeltmediler de. 2018'den beri belli bir ivmeyle kötüye giden ekonomiyi bilinçli kötüleştirip ardından olması gereken yere çektikleri için düzeltilmiş algısını oluşturdular. Başarılı da oldular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder