Özellikle 2017 - 2020 yılları arasında zamanın ruhunun hakkını vererek dönemin açık ara en popüler bakanı olan Süleyman Soylu o kadar sansasyonel bir siyasetçiydi ki her dediği olay olurken Millet İttifakı seçmeninin nefretini kazanıyor aynı oranda da Cumhur İttifakı seçmeninin de sevgisini kazanıyordu. AKP seçmeni açısından Soylu sevgisi neredeyse Recep Bey sevgisini geçmek üzereydi.
Sağcı kült lider figürünün tarihteki en büyük örneklerinden, döneminin dünyadaki en büyük örneği olabilecek niteliğe sahip olan Recep Bey ise yıldan yıla kurucu kadroda olan veyahut sonradan aralarına katılan alanında yetkili, kendi çapında halkta karşılığı ve karizması olan Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan vb. isimleri zamanla azalarak bitme noktasına getirmiş ve halkta karşılığı olan AKP'li tek figürün kendisi olması için en az muhalefetle olan çekişmelerindeki kadar efor sarf etmişti. Tüm bu sebeplerle Süleyman Soylu'nun yükselişi hem iyi hem kötüydü. İyi yanı kendi tabanda heyecan uyandıran bir figür olan Soylu'nun 16 Nisan 2017 referandumu neticesinde AKP eliyle bilinçli olarak iki ana cepheye ayrılmış siyasi konjonktüründe Recep Bey seçmeninin karşı tarafa geçmesini radikal tavrıyla engelliyor ve AKP - MHP ittifakı arasında çimento niteliğini üstleniyordu. Kötü tarafı ise üstünde gölge kabul etmeyen Recep Bey'i gölgeleme ihtimali vardı ve Recep Bey'in ölümü veya emekliliği sonrası AKP genel başkanlığı için en büyük aday konumundaydı. Recep Bey ise kendisinden sonraki süreç için damatlarını kendi koltuğunda istiyordu.
Önce pandemi döneminde zamansız oluşu sebebiyle skandal niteliğindeki hafta sonu sokağa çıkma kararıyla Soylu'nun suyu ısınmaya başladı, görevinden affını isteyen Soylu, halkın ısrarı sonucu koltuğuna geri getirildi. Kimsenin beklemediği bir şekilde sansasyonel açıklamalarda bulunan Sedat Peker ise çoğu az çok bilinen yolsuzlukları ve skandalları açıklarken Tayyip Ağabeyini herkesten ayrı tutarak 'Reis iyi de çevresi kötü' benzeri bir yaklaşımla Recep Bey'e asla laf söylemiyor, belki de bizim tam anlayamayacağımız bir şekilde aba altından sopa gösterirken en çok da en sert ve hakaretamiz üslubuyla Soylu'yu hedef alıyordu. Sokağa çıkma yasağı kararından sonra Soylu'ya itibar suikasti hareketinin ikinci adımı bu olabilirdi. Radikal ve çarpıcı siyasetiyle tanınan göçmen karşıtlığını üstlenmiş Ümit Özdağ ise genellikle muhalefeti eleştirirken iktidar kanadından en sert üstüne gittiği isim nedense Recep Bey'in de çaptan düşürmek istediği Süleyman Soylu'ydu. Ümit Özdağ da Soylu'yu bitirme furyasının üçüncü ve şimdilik son adımını atmıştı.
Recep Bey; en çok önem verdiği İstanbul'da üst üste iki kere Binali Yıldırım kisvesi altında kendisini mağlup ederek siyasi potansiyeli sebebiyle en korktuğu isim konumuna gelen Ekrem İmamoğlu'ndan İstanbul'un alma hayali kuruyor ve bunu herkes biliyor. İstanbul demek Türkiye demek, Türkiye demek rant demek.
Henüz aday olup olmayacağını tam bilmiyoruz fakat Kılıçdaroğlu'nun koltuğu için en büyük tehdit olan İmamoğlu'nun yeniden İstanbul adayı olması Kılıçdaroğlu'nun işine gelir çünkü hukuken bir belediye başkanı istifa etmediği müddetçe parti genel başkanı olamıyor. İmamoğlu; Kılıçdaroğlu kadar Recep Bey için de çok büyük bir siyasi tehdit.
İstanbul'da İmamoğlu Soylu çekişmesinin sonucu ne olursa olsun en çok Recep Bey'in işine gelir. İhtimaller şöyle ki;
1- Soylu Kazanır İmamoğlu Kaybeder: AKP 5 yıldır sabırsızlıkla beklediği İstanbul'una ve yandaşlar rantlarına kavuşur. Ekrem İmamoğlu'nun siyaseten karizması çizilir ve arkasındaki rüzgarı kaybederek Recep Bey karşısındaki en büyük figürün aldığı darbeyle rahat bir nefes alır.
2- Soylu Kaybeder İmamoğlu Kazanır: Süleyman Soylu siyaseten tamamiyle silinir, milletvekilliği de düşer, damadın önü sonuna kadar açılır. Meclis çoğunluğu sağlanamadığı sürece bir beş sene daha Ekrem İmamoğlu'nun genel başkan olma hayalleri suya düşer. Kim bilir belki de AKP, İstanbul'u kazanmak istiyor gibi görünürken basiretsiz Kılıçdaroğlu yönetimine suni bir başarıyla can suyu verip kendi geleceklerini garantiye almak uğruna İstanbul'u kaybetmek istiyordur. Belki FETÖ gibi bir SÜTÖ davası açılır ve AKP yine yeni yeniden günah çıkararak zeytinyağı gibi üste çıkar.
Belki İstanbul değil, Ankara için de benzer bir senaryo olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder