Yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu iddia edilen Türkiye'de dini yorumlama ve yaşayış biçimi mezheplere göre, bölgelere göre, cemaatlere göre ve en nihayetinde bireylere göre değişiyor. Yobazlık genelde dini konulara dayanan bir durum olsa da dine çok uzak kesimlerin de kendi fikirlerinin dayatmacılığını ve yobazlığını yapabildiklerine sıklıkla maruz kalıyoruz.
Bu ülkenin milletinin artık mayasına işlemiş olan İslam dininin; belli ritüellere hapsedilip ona göre yorumlanması hem dine uzak grupların ve bu grupları güdenlerin hem de dindar grupların ve onları güdenlerin işine geliyor.
İslam'ın; ritüellere hapsedilmiş, hurafelerle kuşatılmış, yasakçı, ayrıştırıcı, mensuplarına dini boyutta mensup olmayanlarına hayati konuda tehlike saçan bu yorumu üzerinden birçok şirk ehli sözüm ona hocalar dünya malını, itibarı, siyasal gücü ve dolayısıyla rantı bir karadelik gibi çekiyorlar. Seküler cephenin sözüm ona aydınlarından önde gelenler ise dini, dinci rant gruplarının yaşadığı gibi gösterip milyonları din düşmanlığına doğru iterken Atatürkçülük, solculuk gibi kavramlar üzerine yaslanarak hem mala ve mülke hem de siyasal güce ulaşıyorlar.
Dolayısıyla İslam'ın, amiyane tabirle adam gibi yaşanmaması bu iki karşıt grubun da işine gelirken olan yine Türk milletine oluyor. Toplum içinde iki tarafın da bağnazlığı artıyor ve bu iki grup birbirinden daha da çok uzaklaşıyor.
Oysaki İslam'ın temel ibadeti namaz değil okumak, özellikle de Kur'an okumaktır. Allah'a en çok şükrettiğimiz konu olan yaşamak ise bir ödülden çok bir ibadete daha yakındır. İbadet; birçoklarının yaptığı gibi günde 5 vakit yalapşap namaz kılıp Ramazan'da 30 gün aç kalınan gündüzlerin üstüne Halil İbrahim sofralarında tıkınmaktan çok daha geniş bir kavramdır. İbadet yaşamaktır, insana yaraşır insanlığa yaraşır bir şekilde yaşamaktır.
Mademki birtakım insanlara göre din hayattaki en mühim meseledir, soruyorum bu Ramazan programlarının rezilliği nedir?
Sakız orucu bozar mı, taharet orucu bozar mı, orucumu hanımımla açabilir miyim gibi mesnetsiz ve her sene belki yayındaki akışı bile değişmeyecek şekilde tekrarlanan bu izansız sorularla suya sabuna dokunmadan güya Ümmet-i Muhammed'i bilinçlendiren bu hocalar neden İslam'da kul hakkı yemenin, kamu malınıı talan etmenin vebali gibi konulara değinmez? İlk ezanı okuyanın Bilai-i Habeşi olduğunu herkes bilir fakat niye Emevi zulmüne direnmiş Ebu Zer kimseye anlatılmaz? İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin ibadete yönelik içtihatlerini herkes bilirken neden İmam-ı Azam'ın Abbasilere ve Emevilerle ettiği mücadele sonucu kalleşçe katledildiği anlatılmaz?
Değerler kutsala, kutsallar tabulara dönüşüyor veya dönüştürülüyor ve ortaya çarpıklıklarla donatılmış bir düzen çıkıyor. Bu düzenin başındakiler ise bunu sürdürüyorlar, sürdürüyorlar ki güçlerini muhafaza edebilsinler. Yaydıkları korku iklimi ile insanları hem bu dünya hem de öbür dünya için korkuturlarken kendilerine biat etmelerini sağlıyorlar. Bu düzene itiraz eden aklı hür vicdanı hür imanı gür olanlaraysa sapık, dinsiz gibi ithamlarda bulunup infial yaratarak o kişinin susmasına, sürülmesine ve hatta ölmesine neden oluyorlar. Bunu düzenlerinin devam etmesi için, başkaldıranlara ibret olması için yapıyorlar. Hatta bu toplumsal linci kendileri değil, kendilerine inanan mankurtlaşmış güruh yapıyor.
Din, yaşam tarzından namaza hapsediliyor; sünnet, ahlaktan giyim kuşama hapsediliyor; İlim, bilimden hurafeye hapsediliyor; Kur'an, anlayarak okumaktan telaffuz edilip sevap kazanılan bir araca ve ölülere okunan bir kitaba hapsediliyor.
Putperestler namaz benzeri ibadetler yapmaz mıydı, nerede sizin Allah'ın ve insanın rızasını kazanmaya yönelik yaşam tarzınız?
Cübbeyle sarık Ebu Cehil'in de giyimi değil miydi, nerede sizin Hz. Muhammed'i (s.a.v) ahlaken örnek alan sünnetiniz?
Hurafe tüm geri kalmış toplumların bakterisi değil miydi, nerede sizin ilime ve bilime olan İslami tavrınız?
Telaffuz etmek papağanların marifeti değil miydi, nerede sizin Kuran'a olan yönelmeniz, Kuran'ı gönderilme amacına uygun şekilde okuyup anlayarak hayatınızı şekillendirmeniz?
Kemalist kınına girmiş Kenanist kılıcın vesayetin sözde çağdaşlığı; bu ülkenin yüzde doksan dokuzunun Müslüman olmasını hiç umursamayarak adeta karşı tarafı kinlendirip bir araya getirerek yobazlığın uzunca bir süre hakim olmasını sağlamak maksadıyla yaptıkları din karşıtı tutum yüzünden bu ülke laikliği din düşmanlığı olarak algıladı. Birtakım gruplar içinde biriktirdiği kini şeyhlerine daha çok sarılarak diri tuttu, daha da radikalleşti.
Güzel vatanımın kurtuluşu ne içi boşaltılmış sığ bir sekülerlikte ne de hurafelerle donatılmış şirkperest hocaların dinciliğindedir.
Eğer ki Müslümanlar Kuran'ı anlayarak okuduğunda neye inandıklarını fark ederlerse karşıt gruplara çok daha saygılı ve haddini bilen bir tavır takınırlar. Müslüman olmayanlar ise Müslümanların inanç özgürlüğüne saygı duymak zorundadırlar ve zaten Müslümanların Kuran'a göre yaşamasıyla saygı duymak zorunda da hissedeceklerdir.
Oku diye başlayan Kuran'ın bugüne oldukça isabetli bir şekilde ışık tutan Maun suresi en çok üzerinde durulması gereken ayetlerdendir.
İfade özgürlüğünün geldiği; insanların görüş, inanç ve fikir farklılıklarına rağmen birbirlerine saygılı ve dostça yaşadığı bir Türkiye diliyorum.